Birey toplumun en küçük yapı
taşını oluşturmakla birlikte genel dünya düzeni bireyleri kadın ve erkek olarak
biri zayıf biri güçlü bir bütüne ait iki parça gibi düşünmektedir. Toplumun bu
tip bir ayrışmaya maruz kalması küresel ölçekte bir sorun olup günlük yaşamın
pek çok noktasında karşımıza çıkmaktadır. Toplum içinde yaşayan tüm bireylerin
eşit temsili ile refah toplumu kurulabilir. Bu noktadan hareketle bireylerin
temsil yetenekleri ve kabiliyetleri saklı kalmak koşulu ile temsilden bir bireyi
uzaklaştırmak diğer grup adına elitist bir düzen oluşturmaktadır. Günümüzde
kadın ve erkek olarak kesin bir çizgiyle ayrım sadece cinsiyet temalı yapılmamakta
bu ayrım iş yaşamı, satın alma tercihi, ekonomik özgürlük vb. birçok konuda erkek
elitistleri oluşturmuş durumdadır.
Yenilikçiliğin temelini
oluşturacağı öngörülen Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (STEM)
eğitiminin yakın gelecekte ülkelerin farklı alanlarındaki politikalarını
etkilemesi beklenilmekte ve özellikle ekonomik açıdan gelişmede kritik bir rol üstleneceği
düşünülmektedir (TÜSİAD, 2017). Avrupa ülkelerinde 2025 yılına kadar STEM
alanlarından mezun iş gücüne talebin devam edeceği öngörülmektedir (European
Parliment, 2015). Ancak, özellikle projenin konusu olan STEM alanlarına olan
erkek egemen bakış yaratılış gereği aynı zekâ ve kabiliyete sahip olabilecek
kadınları bu alanın dışına itmiştir. Kadınların STEM alanlarına yönelmemesi küresel
ölçekte de bir sorundur. Bu alanda farkındalığı arttırmak için her yıl 11 Şubat
“Uluslararası Bilimde Kadın ve Kız Çocukları Günü” olarak kutlanmakta ve
Birleşmiş milletler “UN Women” kuruluşu ile bu konulara çözüm aramaktadır.
Küresel olarak verilen bu çaba, STEM alanlarına kayıtlı öğrencilerin sayısının artırılması;
öğrencilerin bu alanlar kapsamında mesleki tercihlerini gerçekleştirmeleri, ülkelerin
gelecekteki istihdamını karşılayacak iş gücünün oluşturulması açısından oldukça
önemlidir.
ÖSYM, STEM alanında yapılan
tercihlerin sayısal verileri incelendiğinde, 2015 yılında 90.000 öğrencinin
24.000’i, 2016 yılında 93000 öğrencinin 24.000’i, 2017 yılında 90.000
öğrencinin 25.000’i, 2018 yılında 101.000 öğrencinin 28.709’u ve 2019 yılında
105.450 öğrencinin 29.214’ü kadın öğrencilerden oluşturmaktadır. Mevcut rakamlar
değerlendirildiğinde kadın öğrencilerin oranı erkeklere göre %30 seviyelerinde
kalmaktadır. Kadın öğrencilerin sayısı rakamsal olarak artmasına rağmen oransal
olarak durağan bir seyir izlemektedir. Söz konusu rakamlar ve erkeklerin bu
alandaki hâkimiyeti ülkemizde yapılan çalışmalarda da desteklenmektedir (Yakın
(2020), Şevik (2016), Korkut-Owen, Kelecioğlu ve Owen (2014)).
Cherotich (2016) tarafından
yapılan çalışmada, kadınların iş yaşamına özellikle STEM alanına katılımının
arttırılması için temelde mühendislikle ilgili olan “erkek egemen bir disiplin”
ve kas gücüne dayandırılması gibi ön yargının kaldırılması gerektiği
vurgulanmıştır. Ayrıca, bir diğer problem ise STEM alanında çalışan kadınların
iş hayatında karşılaştıkları sorunu anlatması ile yayılan olumsuz söylemlerdir.
Bu söylemler henüz bu alana girmemiş ama girme düşüncesinde olan kadınları etkilemektedir.
Problemin son ve en önemli tarafı ise STEM alanında tüm zorlukları başarmış ve
yönetici pozisyonuna gelmiş kadınların sayılarının az olması ve bu azınlığın
kendilerinden sonraki nesil ile iletişim kuramamasından kaynaklanmaktadır.
STEM alanında kadınların sayıca
az olması bu alanda elde edilebilecek verimliliği ve etkinliği düşürerek iş
gücü kaybı oluşturmaktadır. Tüm bu süreçler bir bütün olarak düşünüldüğünde
STEM alanında kadınların ön yargılarının, korkularının ve özgüven kayıplarının
yüksek sesle dile getirilerek toplumsal bir boyuta taşıması ve projenin hedef
kitlesine gerekli desteği verebilmek için “Kızlar için STEM” başlıklı proje
tasarlanmıştır.
Bu projenin genel amacı; kız
öğrencilerin STEM alanlarına karşı olan önyargılarının kırılması ve bu alanlara
yönelik tercih aşamasında karşılaştıkları problemlere çözüm önerileri içeren
raporu politika yapıcılara sunmaktır.
Projenin özel amaçları ise;
- STEM alanlarında cinsiyet
eşitsizliği sebeplerinin belirlenmesi ve çözüm önerileri sunulması,
- Sorunun çözümüne yönelik
politika yapıcılarla gençlerin bir araya getirilmesi,
- STEM alanlarında mevcut çalışan
kadın mühendislerin sorunlarının toplumun ortak sorunu olarak algılanmasının sağlanması,
- Kadınların STEM alanlarında iş
gücüne katılımı ile kalkınmada önemli bir rol üstlenmesinin önünün açılması,
- Kamu kurum ve kuruluşları,
STK’lar ve diğer ilgili taraflarla işbirliği yaparak devlet politikalarına
destek sağlanmasıdır.
Bu amaçlarımıza ulaşmak için 50
kişinin katılacağı ‘Kızlar için STEM!’ zirvesi (05-08 Temmuz 2021) ve alanında uzman
kişiler ve gençlerin birlikte oluşturacağı ‘STEM alanında cinsiyet eşitsizliği:
Problemler ve Çözüm Önerileri’ raporunun hazırlanarak “Uluslararası Bilimde
Kadın ve Kız Çocukları Günü” (11 Şubat 2022) bir lansman eşliğinde kanun yapıcılara
sunulması planlanmıştır.